İncilerin neredeyse bir asırlık tarihinin kutlandığı bu sergide, 1920'lerde Fransa'ya gelen kaliteli kültür incilerinin, Parisli mücevher zanaatkarlarına ve sanatçılara nasıl büyük bir ilham kaynağı olduğu anlatılıyor. Sanatsal ifade araçları ne olursa olsun - opera, resim, fotoğraf, poster tasarımı, illüstrasyon veya sinema - bu kişilerin hepsi inciye karşı duydukları aynı tutkuyla hareket etmiş gibi görünüyor; öyle ki o dönemde inci, Roaring Twenties'in sembolik formlarından biri haline gelmişti.

Bu biyominerallerin nihai gizemlerine nüfuz etmeyi amaçlayan sergi, tarih, sanat ve bilimin kesişme noktasını kucaklıyor. Bu geniş kapsamlı bilgi vizyonu, L'ÉCOLE'ün misyonunun merkezinde yer alır ve yalnızca mücevher kültürüne ilişkin farkındalığa değil, aynı zamanda bilginin derinleşmesine katkıda bulunmaya olan adanmışlığını teyit eder.

“Paris, İnciler Şehri” sergisinde yüz parça sergilenmektedir. Sergi, incilerin kökenine ilişkin gemolojik bir girişin ardından, on dokuzuncu yüzyılın sonlarından günümüze kadar mücevher zanaatkarlarının incilere olan tutkusunun izini sürüyor.