Bu vesileyle, arşiv belgelerinin yanı sıra Maison'un patrimonyal koleksiyonundan parçalar da sergileniyor. 20. yüzyıla ait mücevher tasarımları, saatler, değerli objeler ve aksesuarlar Van Cleef & Arpels'in bilgi birikimini ve ilham kaynaklarını gözler önüne seriyor. Bazen alışılmadık siparişler sonucunda ortaya çıkan bu aksesuarlardan bazıları özel fonksiyonlara sahiptir. Bunlar arasında, altın ve yengeç ağacından yapılmış bir kağıt bıçağı, bir parfüm şişesi ve 1960'lardan kalma çıkarılabilir bir şampanya çubuğu öne çıkıyor.

Maison, 1920'lerden itibaren ayna cilalı sarı altından parçalar üretmeye başladı. Bu Shell pudra kutusunun gadronlu şekli, geleneksel olarak sofra takımları için kullanılan asırlık metal işleme tekniklerini yansıtıyor. Nitekim Van Cleef & Arpels, altın ışıltısını kabartma dokularla zenginleştirmek için sık sık diğer sanatsal disiplinlerden ilham almıştır. Bu yumuşak kıvrımlar 1950'lerden 1970'lere kadar yüzükleri, küpeleri ve saatleri süslemeye devam etti.

Sergide çok sayıda Minaudières™ ve nécessaires de görülebilir. 1920'lerde üretilen çok çeşitli makyaj çantaları arasında, zarf şeklindeki kompakt pudra kutuları seçkin bir grup oluşturuyor. Bunlar genellikle, açıldığında bir ayna ve bir pudra bölmesinin ortaya çıktığı üç katlanır kısımdan oluşmaktaydı. Bazı modellerde zincire asılı bir ruj tüpü de bulunuyordu. Özellikle o dönemdeki on yıl boyunca popüler olan bu küçük, fonksiyonel ve dikdörtgen objeler çeşitli süslemelere sahipti. 1932 tarihli pudra kutusu, kırmızı ve siyah mine kullanımıyla vurgulanan geometrik desenleriyle bu dönemi yansıtmaktadır.

1970'lerde Maison çok sayıda değerli gece çantası üretti. Dokulu kumaşlardan ilham alan bu çantalar, dokuma sarı altından yapıldı. Boyutları, 1933'te patenti alınan ünlü Minaudière™'in aldığı kadar eşyayı içlerinde taşımalarına olanak tanıyordu. Sayfanın üst kısmında görülen 1971 tarihli gece çantası, Maison'un yaratımlarında couture dünyasının etkisine tanıklık ediyor. Bazı örneklerde benzer tasarımlara sahip kolyeler ve püsküllü bilezikler birlikte kullanılıyor.

Bu ilham, 1950'de Maison'un imzalarından biri olan Zip kolyeye de hayat verdi. Bu zarif parça tamamen kapatıldığında zekice bir bileziğe dönüşüyor. Van Cleef & Arpels, fermuarı yeniden yorumlamanın yanı sıra, moda tasarımcılarının ve mücevher zanaatkarlarının el işçiliğini onurlandıran telkari dantelleri, ışıltılı fiyonkları, yakut kurdeleleri ve değerli taşlardan oluşan görkemli püskülleri de hayata geçirdi.

Son olarak, örneğin platin, pırlanta ve oniksin bir araya getirilmesiyle elde edilen üç parça, siyah ve beyazın birlikteliğiyle öne çıkıyor. Maison'un kreasyonlarında 1910'lardan beri görülen bu iki renk, burada saf ve geometrik süslemelerle Art Deco estetiğine uyum sağlıyor.

Bu sergi, ziyaretçileri 1906'daki kuruluşundan bu yana Van Cleef & Arpels'in tarihine göz atmaya davet ediyor. Katılımcılar, özenle seçilmiş parçalar ve arşivler aracılığıyla, Maison'un yenilikçiliğinin ve uzmanlığının müşterilerinin günlük yaşamlarına nasıl eşlik ettiğini keşfetme fırsatına sahip oluyor.